Translate

16 Mayıs 2017 Salı

aşkından ümidi kestim

Ne ağzımın tadı var ne canda huzur
Gönül nasıl derin bir kederde
Aşkından ümidi kestim hiç olmazsa
Evim şenlensin sohbete gel de
Sen hiç farketmeden kalp kırmadın mı
Merak edip vicdanına sormadın mı
Ne yaptım ben sana bu kadar nihayet
Ben de bir anadan doğmadım mı
Bir daha olmaz
Bin kere tövbe
Kan davası mı bu
Bu nasıl öfke
Perişanım şimdi mutlu oldun mu
Başını yastığa rahat koydun mu

15 Mayıs 2017 Pazartesi

bana zamandan söz ediyorlar

Gelip size zamandan söz ederler 
Yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. 
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. 
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. 
Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, 
öyle düşünürler. 
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, 
sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle 
yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla 
başetmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. 

Zaman 
Alır sizden bunların yükünü 
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar 
dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir
yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. 
O boşluk doldu sanırsınız. 
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir. 

Gün gelir bir gün 
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide 
o eski ağrı 
ansızın geri teper. 
Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten 
Bitmişsinizdir. 

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır 
anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın 
şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı 
halini alır. 
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık 
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan 
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır...

Murathan Mungan

aşkın karanlık metali

Karanlıkta duruyorum aşk vurmasın yüzüme
dokunmasın kimse bana
kimse ulaşamasin artık tenimin incinen yerlerine...
uyanmasın bir daha etimdeki yaralı hayvan
zamanın siyah deltasında çürümek istiyorum
biliyorum artık kimse yok kimsesizliğime...

biliyorum aşka kimse yok
aşkın karanlık metali soğuyor yüreğimin derinliklerinde...
aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım
dağılıp gitti herkes
içimi sızlatacak kimse kalmadı içimde...

Murathan Mungan

hasretinden prangalar eskittim

Seni, anlatabilmek seni. 
İyi çocuklara, kahramanlara. 
Seni anlatabilmek seni, 
Namussuza, halden bilmeze, 
Kahpe yalana. 

Ard-arda kaç zemheri, 
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. 
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya... 
Bir ben uyumadım, 
Kaç leylim bahar, 
Hasretinden prangalar eskittim. 
Saçlarına kan gülleri takayım, 
Bir o yana 
Bir bu yana... 

Seni bağırabilsem seni, 
Dipsiz kuyulara, 
Akan yıldıza, 
Bir kibrit çöpüne varana, 
Okyanusun en ıssız dalgasına 
Düşmüş bir kibrit çöpüne. 

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, 
Yitirmiş öpücükleri, 
Payı yok, apansız inen akşamdan, 
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, 
Seni anlatabilsem seni... 
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır 
Üşüyorum, kapama gözlerini...

Ahmed Arif

anlıyor musun?

Zaman buldukça uğra Tek neşem bu benim Beklemek ve bulmakla yaşadığım Dili tutulmuş bu şaşkın sevinç. Eşyalar geri çekiliyor sen gelince Bir ayrıntı gibi içinde kaybolduğum Sığ ilişkileri günlerin Geri çekiliyor, dudaklarıma kadar Yükselen sıkıntı suları Tutunup kirpiklerinin ışığına Mavi bir kıyıya çıkıyorum Kurtuluyorum boğulmaktan. Aldığım soluğu duyuyorum, varlığımı Dünyanın benim için de var olduğunu. Gülümseyen ve bağışlayan Bir genişliğe dönüyor içimdeki keder Dumanı kalkmış karlı bir dağ gibi Açılıp aydınlanıyorum güneşinle İnanıyorum yeniden sevgiye ve güzelliğe. Aralarından ilgisiz geçtiğim insanlar -Telaşlı, dalgın, uzak- Daha bir dost görünüyor, daha bir sıcak İçlerinden biri olduğumu duyuyorum İyi gözle bakabiliyorum herşeye Gelişin hayata bağlıyor beni Anlıyor musun Zaman yarat ve uğra.. Şükrü Erbaş 

ayrılık

Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya.
..........
..........
Şükrü Erbaş

SENDEN VAZGEÇTİM...

senden niye vaz geçtim diego!
kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden “sen” olduğun için vazgeçtim.
bencil olduğun için vazgeçtim.
bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
bu yüzden ben de senden vazgeçtim. 

frida kahlo